Yeni bir müşteri kazanmanın zor olduğu gerçek, ancak mevcut müşteriyi elde tutmak emin ol ki çok daha zor. Yine de istatistiklere göre, müşteriyi elde tutmaya odaklanan yaklaşımlar çok daha fazla değer getiriyor. Peki yalnızca web sitesi içeriği veya tasarımına özen göstererek bunu yapmanın oldukça kolay olduğunu söylesek?
SmallBizGenius’a göre, şirketlerin %82’si müşteriyi elde tutmanın yeni müşteri elde etmekten daha ucuz olduğu konusunda hemfikirler. Bunun dışında, bir şirketin gelirinin %65’i mevcut müşterilerden geliyor. Yani, müşterilerini elde tutmak adına yaptığın yatırımları yalnızca %5 artırman, sana %25 ila %95 arasında bir kar artışı sağlıyor. Kulağa oldukça etkileyici geliyor değil mi?
Peki bu tip sonuçlar elde etmek için ne yapman gerekiyor?
Web sitesi tasarımı, marka-müşteri ilişkilerini etkileyen bileşenlerden sadece birisi. Bu gönderi, müşterilerini sitene tekrar tekrar geri gelmeye teşvik edecek üç tasarım ipucunu içeriyor.
1. Web Sitenin Yapısını Yeniden Gözden Geçir
Bir web sitesindeki gezinim sistemini anlamaya çalışmak için beş dakikadan fazla (genellikle çok daha az) zaman harcayacak bir site ziyaretçisi hayal etmek oldukça zor. Site yapın ne kadar yüklü ve karmaşık ise müşteriyi elinde tutman da o kadar güçleşiyor.
Örnek olarak Craigslist’i ele alabiliriz. Kullanıcı dostu bir gezinime sahip olmamasının yanı sıra sitenin yüklenmesi de 30 saniyeden fazla sürüyor. Bu noktada, günümüzdeki kabul edilebilir ortalama yükleme süresinin 1,7 saniyeden fazla olmaması gerektiğinin de altını çizmek isteriz:
Uygun bir web sitesi geziniminin önkoşulları ise şu şekilde olmalı:
- Alt alta sıralanacak öğeler, üç düzeyden daha derine inmemeli.
- Bir web sitesi en fazla sekiz yatay kategori içermeli.
- Site yapısı simetrik olmalı.
- Menü sekmesi çok fazla yer bilgisiyle doldurulmamalı.
Craigslist’ten bahsettiğimize göre, daha iyi bir web sitesi yapısına sahip olan rakibi AdPost’a bir göz atabiliriz:
AdPost, Craigslist’in yaptığı gibi tüm ürün kategorilerini ön sayfada listelemek yerine, bu kategorileri arama menüsüne ekleyerek hem tasarımını daha kullanıcı dostu hem de gezinmeyi daha temiz hale getirmiş oluyor.
2. Web Sitesi Dil Seçeneğini Çeşitlendir
Web sitene dünyanın dört bir yanından ziyaretçi geliyorsa, hepsinin İngilizce bildiğini varsayman pek de doğru bir tutum değil. Weglot tarafından yapılan bir anket, alıcıların uluslararası web sitelerini kullanırken sahip oldukları alışveriş yapma tutumlarıyla ilgili bazı ilginç sonuçlar sunuyor:
- Web sitelerinin %52’si İngilizce olmasına rağmen, İngilizce global kullanıcıların yalnızca %25’ine erişiyor.
- Ziyaretçilerin %56’sı web sitesi içeriklerinin kendi dillerinde olmasının fiyattan daha önemli olduğunu düşünüyor.
- Müşterilerin %73’ü sitelerde kendi dillerinde alışveriş yapmayı tercih ettiğini söylüyor.
Özellikle son istatistiklerinin verisi de göz önüne alındığında, web siteni birkaç farklı dilde yerelleştirmenin, müşterilerini elde tutma oranını artıracağına hiç şüphe yok.
Birden fazla dil seçeneğinin olduğu bir sitenin nasıl tasarlanması gerektiğini anlamak için alanında en iyisi olan dil öğrenme uygulamalarını inceleyerek fikir sahibi olabilirsin. Örneğin, Preply’da Lehçe, Ukraynaca, Almanca ve daha pek çok dil seçeneği arasından seçim yapabileceğin bir açılır menü penceresi bulunuyor:
Web siteni farklı dillere çevirmek, ziyaretçinin ürününün değerini daha iyi anlamasına yardımcı oluyor. Ancak, yerelleştirmeye yatırım yapmadan önce, hedef kitlenin hangi dilleri konuştuğunu öğrenmek için müşteri davranışlarıyla ilgili verileri incelediğinden emin olman gerekiyor.
3. Web Sitesi Tasarımına Yatırım Yap
Bazı şirketler, web sitesi tasarımlarıyla pek fazla ilgilenmiyorlar. Konu bilhassa görseller gibi isteğe göre özel olarak uyarlanabilen unsurlar olduğunda uğraşları daha da azalıyor. Ancak araştırmalar, markalaşmaya web sitesi tasarımında da odaklanmanın, sonuç olarak müşteri bağlılığını ve sadakatini artırdığını gösteriyor.
Bunların yanı sıra, günümüzde milyarlarca web sitesinin bulunduğunu da göz önüne alırsak, işletmenin öne çıkıp kendini göstermesine yardımcı olacak bir dokunuşa ihtiyacı var. İşte bahsi geçen bu özelleşmiş çizimler, sitenin benzersizliğine katkıda bulunan özellikler arasında önemli bir yere sahip.
Bu konunun daha anlaşılır olması adına, Emiozaki Web’in sitesine hızlıca bir göz atabilirsin. Sitedeki gezinme menüsü, alışageldiğimiz klasik menü anlayışının dışına çıkarak kişiselleştirilmiş çizimler ve animasyonlar içeren bir tablet şeklinde tasarlanmış. Bu da sitede geçirilen zamanı epey eğlenceli hale getiriyor!
Emiozaki Web’in site tasarımı, markanın havasını ve stilini yansıtırken, kullandıkları animasyonlar kullanıcı deneyimine heyecan katıyor. Bunların dışında, bir web sitesi yapılanmasının da mükemmel bir örneğini sergiliyor.
Eğer daha az yüklü bir tasarım örneği istersen, Victoire Douy’un bu kişisel portfolyosunu gözden geçirebilirsin. Site ayrıca, tasarıma etkileşim katan animasyonlar da içeriyor. Örneğin, kızın elinin gölgesiyle oynayabiliyorsun!
Dolayısıyla web sitenin, daha fazla müşteri çekmesini ve kullanıcıları daha uzun süre vakit geçirmeye teşvik etmesini istiyorsan, yaratıcı bir yaklaşım benimsemelisin. Bunun için bir illüstratör kiralamak elbette ki maliyetli, fakat sitenin öne çıkmasına ve kalitesini artırmasına yardımcı olacak unsurlarda kesenin ağzını biraz açman gerekiyor. Emin ol ki karşılığını alacaksın!
Toparlamak gerekirse;
Gördüğün üzere, çevrimiçi müşterilerini elde tutma oranını artıracak bir web sitesi tasarımını öne çıkarmak için gereken emeği sarf etmen gerekiyor. Tek yapman gereken ise önerdiğimiz üç ipucunu kullanmak! Hadi bunları hızlıca tekrar bir özetleyelim:
- Web sitenin yapısını yeniden gözden geçir; yapının gezinimi kolaylaştırması gerekiyor.
- Sitene birden çok dil seçeneği eklemeyi düşün; bu şekilde daha fazla uluslararası ziyaretçiyi sitende tutacaksın.
- Tüketicilerin, markanı rakiplerinden ayırt etmesine yardımcı olmak için özelleşmiş çizimlere yatırım yap.