Bu satırları okumaya başladıysan, sen de bizim gibi sevdiği “işi” değil sevdiği “şeyi” yapan yüzlerce freelancer’dan birisin… Ya da henüz bu cesareti veya motivasyonu henüz kendinde bulamadın ve umuyoruz ki bu yazıyı okuduktan sonra aramıza katılacaksın. Şimdi dramatik girizgahımızı bir kenara bırakıp şu an neden buradasın biraz da onu konuşalım 🙂
Bunca Zamandır Nerelerdeydin?
Freelancer çalışma modeli, özellikle pandemi sonrası evden çalışmanın getirdiği zorunlu dijitalleşme ile birlikte daha da ön plana çıkarken hem global firmalar, hem de orta ve küçük işletmeler özelinde “korkutucu” niteliğinden sıyrılmayı başardı. Önceleri ağır basan “çalışanı kontrol etme” hissiyatı yerini zamanla güvene bıraktı (ya da bir avuç iyimser olarak biz öyle olduğunu umuyoruz)
Mesai aşkı hala birçok şirketin kalbinde bir yara olsa da Google, Facebook gibi büyük teknoloji şirketleri 2021 yılının sonuna dek evden çalışma modelini sürdüreceklerini açıkladılar. Neredeyse 1 yılı geride bıraktığımız; yer yer acıklı, yer yer ise sabrımızı ciddi anlamda sınayan bu pandemi sürecinde, değişime direnmeye çalışan neredeyse tüm markalar ucundan da olsa “bir şeylerin böyle de hallolduğunu gördükçe” ofis dışından ve esnek saatlerle çalışma fikrine ısınmaya başladı. Tabii bu esnek saatlerin başa dert olmasının önüne geçilebilmesi için biraz daha vakite ihtiyaç var gibi görünüyor.
Kim Dedin?
Farklı birçok kaynakta benzer tanımlamalarla ifade edilen freelancer çalışma modeli ya da kısa ifadesiyle freelancer’lık, bu tanımlamaların aksine, oldukça değişken ve gelişime açık bir yapıya sahip. Etimolojik kökeniyle ilgili farklı varsayımlar bulunsa da tüm kaynaklar, bu kavramın bugünkü kullanımına karşılık gelen “kendi işini yapan kişi”, “ücretini ve iş yükünü kendi belirleyen kişi” ya da “bir yere bağlı olmadan çalışan kişi” ana anlamını 19. yüzyılda kazandığını doğruluyor.
Diğer yandan, benzer kapsamda çalışan ve bu tanıma uyan kişiler de olmuş. Yazılı olarak ilk “freelance” kelimesi Orta Çağ kaynakları arasında, Sir Walter Scott’ın “Ivanhoe” romanında “Free Lances” şeklinde yer bulmuş. Metinde bu şekilde ifade edilen kişiler ise orduda yer alan paralı askerleri temsil ediyormuş. Bu kelimenin kullanımından önce ise bu askerler için “burslu” tabiri de sık sık kullanılmış. Aynı şekilde, tarafsız ve bağımsız politikacılar da zaman içerisinde “kendi düşüncelerini ifade etmeleri” ve “bu doğrultuda yaşamayı tercih etmeleri” sebebiyle bu tanıma dahil edilmişler.
Hangi Soruları Soruyoruz?
Günümüzde ise artık “freelancer nedir?” sorusunu takiben sorulması gereken başka birçok soru var. Tek tabanca çalışan freelancer’lar gibi, kendi gibi çalışmayı tercih eden bir toplulukla da kendi projesini yürüten birçok freelancer mevcut. Yani konu “ofis dışında çalışmak” ve “ücret belirlemek” ile bitmiyor.
Kısa ve öz bir tanım yapmak gerekirse bizim için freelancer olmak, mesleki bir tanımdan ziyade yalnızca bir “olma hali”. Yani tek amacımız 9-5 çalışmaya “karşı çıkma” ya da bu akış ile çatışmadan ibaret değil. Biz daha çok, bizi freelancer olmaya iten sebeplere ve motivasyona odaklanıyoruz. Zaten freelancer’lığın en güzel yanı, sana katkı sunabilen ve daima yenileyebileceğin kendine özgü bir tanım yaratabilme gücünde gizli. Günün sonunda hiçbirimiz birer yaşam koçu değiliz. Yani sana “içindeki gücü keşfet” sloganlarıyla bezeli bir bahçe vadetmiyoruz. Fakat, seni bu yolda motive edecek birkaç öneri sunuyoruz…
Logoyu Değil Huzurunu Bi’ Tık Büyüt!
Bunun için elindeki en büyük şans bir freelancer olarak müşterini seçebilmen. Bu her zaman mümkün olmasa da zamanla düşünce yapına uygun ve rahat çalışabildiğin müşterileri tercih edebilir ve o meşhur “orta yolu” bulabilirsin. Önemli olan, uzmanlığını gösterebilmen ve müşterin ile bu doğrultuda yapacağın yönlendirmelere izin vermesini sağlayacak güveni oluşturabilmen.
Bir Ömür Tatili Değil Aşkı Bekle!
Freelancer lugatında tatil o meşhur yıllık tatillere denk gelmiyor. Çünkü bu modelde, ihtiyacın olduğun anlarda bir kahve molası vermek ya da 1 ay yollara düşmek arasında pek fark yok. Çünkü bilgisayarının olduğu her yerde çalışabilir, istersen tamamen bilgisayarını da kapatabilirsin. O yüzden, tatili beklediğin koca bir yıldansa, işine, yaşadığın yere ya da birine duyacağın aşkı beklemek, belki bu aşka bir adım daha yaklaşabilmek için çaba sarf etmek eminiz ki seni çok daha mutlu edecek.
Başkası Olma Bi’ Kendin Ol!
Biliyoruz, çoğumuz kopya işler yapmaktan veya bununla itham edilmekten çekiniyoruz; özgün olmak istiyoruz, bize verilenle sınırlı kalmayıp kendimizi göstermeyi tercih ediyoruz. E zaten freelancer olmanın da en güzel yanı bu: Kendin olabilme lüksü. Bu öyle bir lüks ki, hiçbir başarı, hiçbir makam ya da hiçbir ödül onun yerini alamaz…
Comments are closed.