Kedi videosu, eğitici içerik, şirket reklamı… Sosyal medya üzerinden paylaşıldığında hepsinin hedefi aynı: çok kişiye ulaşmak, etki uyandırmak ve tepki yaratmak. O yüzden hangi sebeple içerik yüklediğin fark etmeksizin bu makale seni ilgilendiriyor ama markasını online dünyaya taşımak isteyen girişimci, seni daha çok ilgilendiriyor. Bir marka yönetirken her detay önemlidir elbette ancak tüketiciye ulaşmadığı takdirde neyi nasıl ürettiğinin, sunduğun üst düzey hizmetin bir önemi kalmıyor maalesef. İşte tam bu nedenle her gün reklamlar, promosyonlar, tanıtımlar, çekilişler üretiliyor ve tüketiliyor ki hedef kitlemize ulaşabilelim. Marketing dünyasının bu amaca ulaşmak için tercih ettiği yeni trend ‘dikey video’ oldu.

Dikey Video Nedir, Ne Değildir?

Teknik olarak videonun boyunun genişliğinden fazla olması anlamına geliyor ‘dikey video’ kavramı. Ufak bir detay gibi görünen bu durumun etkileri ise beklediğinden çok daha fazla. Video, başlangıçtan beri klasik tv ekranları için üretildiği ve o ekranlarla özdeşleştiği için boyutları da ona göre şekillenmişti. Oysa günümüzde hangimiz televizyonu telefondan daha fazla kullanıyoruz ki. Doğal olarak ürün tanıtımı, pazarlama, alışveriş dünyasının ekseni de daha çok kişiye ulaşabileceği mobil dünyaya kaydı. Ne olduğuna yeterince değindim, ne olmadığına gelince orası tamamen senin markan için seçtiğin sınırlara kalmış çünkü limitlerini ancak sen belirleyebilirsin!

Dikey Video Nasıl Gelişti ve Neden Tercih Ediliyor?

Kendisi Snapchat ile doğmuş olsa da sektörün yeni trendi olmasını Instagrama borçlu olduğunu söyleyebiliriz. Kullanıcılarını iyi tanıyan sosyal medya platformları insanların telefonlarını %94 dikey şekilde tutmayı tercih ettiğinin ve hiç kimsenin –haber, tanıtım, kişisel paylaşım olduğu fark etmeksizin- gördüğü her video içeriği izlemek için telefonunu yana çevirmek istemediğinin de bilincine vardı. Kullanıcı davranışlarını iyi analiz eden ve evrimini buna göre geçiren bu platformlar sayesinde hayatımıza dikey videolar girmiş oldu. Günlük aktif 300 milyon kullanıcıya sahip bir platform olan Instagramın; insanların sanal olarak sosyalleşmesini, herkesin dünya ile paylaşmak istediklerini kolayca sergileyebildiği bir dünya olduğu gibi markalar için de tüketiciyle kolayca buluşabildikleri bir pazar alanına dönüştüğü bir gerçek. Her gün binlerce markanın paylaşım yapıyor olması da bunu göstermiyor mu zaten?

Bir Takım Teknik Problemler

Daha önce de bahsettiğim gibi, video içerikler hayatımızda TV ekranlarıyla özdeşleşmişti. Bu nedenle de Youtube gibi platformlar dahi dikey video konusunda temkinliydiler. Eğer konuyu biraz araştırmışsan ‘dikey video sendromu’ ile de mutlaka karşılaşmışsındır, henüz karşılaşmadıysan da ne olduğunu biraz konuşmamız ve bu konuyu arkamızda bırakmamız gerek çünkü dünya çoktan bu konuyu çözdü.

Dikey videoların estetik olmadığı, detayların belirginliğini kaybettiği, görüntünün ekranın ortasına sıkıştığı, düzenlemenin zor olduğu, kompozisyonları kısıtladığı şeklinde başlayan şikayetlerin oluşturduğu bu sendrom hakkında sarkastik kamu spotları dahi hazırlandı. Ancak bunların hepsi artık geçmişte kaldı, çünkü sosyal medya platformlarından sonra devasa video platformlarının da bu formatı destekleyecek teknik altyazıyı hazırlamaları sonucu dikey videolar tam ekran izlenebiliyor hem de telefonu çevirmeye gerek kalmadan!

Üstelik yapılan araştırmalar gösteriyor ki kullanıcıların dikey videoların tamamını izlenme oranı yatay videolardan %90 daha fazla. Bu konuda tek istisna mobil oyunlar. Eğer o tip bir platformda yayınlamayı düşünüyorsan dikey video sana göre olmayabilir.

Küçük Dokunuşlar

Buraya kadar dikey video hakkında yeterince fikir sahibi oldun, markan için hazırlayacağın videoların bu formatta olmasına karar verdin. Peki sonra? Doğru tanıtım filmi çekmen için buraya birkaç püf noktası bırakıyoruz:

   a. Mecranı Seç, İçeriğini Oluştur

Öncelikle yapman gereken şey videonu hangi platformda ve hangi formatta yayınlayacağını belirlemek çünkü her mecra dikey videoları farklı boyutlarda yayınlıyor. Örneğin Facebook 1.1, 4.5 ve 9.16 boyutlarına sahip videolar için farklı görüntü kalitelerinde sunarken Instagram hikayeler için 9.16, paylaşımlar için ise 4.5 ve 1.1 gibi ölçüleri destekliyor. Bu konuda iyice bilgilenmeni ve ona göre içerik oluşturmanı tavsiye ederim.

    b. Bütçe mi kısıtlı? Dert Etme, O “Yatay Videoların” Sorunu

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dikey videolar yatay olanlara göre çok daha az maliyet gerektiriyor çünkü kullanacağın ekipman telefonun dahi olabilir ve deneyime ihtiyacın yok. Üstelik büyük yatırımlar yapmadan videonu insanlarla kolayca paylaşıp, fikrini test edip içeriğini revize etmen de mümkün. Animoto, mojo, lumen5, bionluk gibi içerik oluşturmana yardımcı olacak kaynaklar var üstelik düşündüğünden çok daha uygun rakamlara.

Sessiz Sinemaya Var Mısın?

Gözden kaçırılan önemli bir nokta şudur ki insanlar gün içinde telefonlarını kullanırken, hikayelerini izlerken ya sosyal medyada takılırken genelde ortamdaki diğer insanları düşünerek mobil cihazlarının seslerini kısarlar. Bu nedenle içeriklerinde etkileyici sesler kullanmak önemli olsa da videonun sesi kısıkken de bir anlam ifade etmesi için çabala. Hatta kullanıcıların deneyimini anlamak adına oluşturduğun içeriği sesi kısıp bir de sen izle.

Zamanı Güzel Kullan

Hepimiz gün içinde onlarca reklama maruz kalıyoruz. Peki bu durumda ne yapıyoruz? Dikkatimizi çekmeyen içeriğe şans tanımadan geçiyoruz. İşte bu yüzden insanlara ulaşmak için 5 saniyen varmış gibi düşün ve o 5 saniyede onları videonun tamamını izlemeye ikna et. Kullanabileceğin bazı taktikler: Merak uyandırmak, ‘storytelling’, empati, duygusal bağ kurmak.

Canlı Yayınlar Aracılığıyla Bağlantı Kur

İster salgın kaynaklı sosyal izolasyondan yola çık ister ulaşılabilir ve dolayısıyla görünür olma isteğinden. İnsanlar artık markalarla, insanlarla, kurumlarla organik bağlar kurmayı tercih ediyor gibi görünüyor. Bunun da en pratik yolu ‘canlı’ yayınlardan geçiyor. Bu nedenle eğer senin için bir mahzuru yoksa hedef kitlenle birebir iletişim kurmanın, etkileşimde olmanın tam sırası.