Freelance pazarı son birkaç senede nasıl değişti? Açıkçası; en derin etkiyi yaratan değişim, freelance çalışma modelinin “mecburi” yaygınlaşması oldu.

Küresel salgının, tüm çalışma modellerini neredeyse “bir gecede değiştirmesi” nedeniyle; geçtiğimiz sene birçok işletme için “adaptasyon” ana fikriyle geçti. Hali hazırda bu sürece yönelik hazırlık yapanlar daha hafif etkilerle kurtulurken bazıları içinse bu “basit” adaptasyon, büyük bir acıya dönüşerek mali süreçlere uzanacak derecede ciddi etkiler yaratmayı başardı.

Bu süreçte, birçok kişi de belki hiç sormamış olduğu kimi soruları kendine sormak zorunda kaldı…

  • Benim için en önemli iletişim kanalları hangileri?
  • Çalışma hayatımda, hangi kanallar aktif olarak hayatına devam etmeli?
  • Çalışmak için “dış dünyaya” gitmek benim için güvenli mi? veya “Gerçekten her gün ofise gitmeme gerek var mı?”
  • Tüm bu süreçleri uzaktan halledebilir miyim?

Bu “mini aydınlanma” ritüeli, birçok çalışanı “acaba freelance iş modeli denemeye değer mi?” sorusuna yöneltti ve tüm bunların sonunda, freelancer’lar dahil olmak üzere birçok çalışan için süreçlerin birçoğu “uzaktan da halledilebilir” hale gelmiş oldu.

Sadece geçen yıl içerisinde; ABD’de freelance iş modeline geçiş yapan kişi sayısı 53 milyondan 57 milyona yükseldi. Bu rakam, ABD’in işgücünün üçte biri olup, ekonomiye 1.2 milyar dolara yakın bir meblağa karşılık geliyor.

En iyi kısmı mı? Freelancer olarak çalışan bu kişiler, gerçekten “uzak” konumlardan da çalışabilmeye de başladı. Yani freelancer iş modeli, marka ve iş verenler gözünde “evden çalışma” kapsamından çıkıp “dilediğin yerden çalışma” kapsamına girmeyi başardı.

Upwork Freelance Forward Economics Raporu’na göre, geçtiğimiz yılda ilk kez freelancer olarak hizmet verenlerin %75’inden fazlası, en azından işlerinin bir kısmını uzaktan çalışarak tamamlarken, %30’dan fazlası da işlerinin tümünü uzaktan çalışarak tamamladılar. Yani evlerinde olup olmamaları, iş süreçlerini etkilmedi, fakat psikolojilerini olumlu yönde etkilediğini tahmin etmek pek de zor değil.

Freelance Olarak Kazancını Nasıl Genişletebilirsin?

Peki, yukarıda paylaştığımız bu bilgiler senin için ne ifade etmeli? Freelance olarak çalışan veya freelancer olmaya sıcak bakan biri, bu pazarda gerçekleşen değişimlere nasıl adapte olmalı ve daha fazla sermaye sağlamak için neler yapmalı?

İlk olarak, “beceri grubunda” ustalaşmalısın, yani hangi işte uzmansan bu alana odaklanmalısın. Kulağa oldukça klişe gelebilir, ancak yol haritanı belirlemek, yolu tamamlamak için ilk ve en büyük adım olmalı.

Alanında değişiklik arıyor olsan dahi, yalnızca hizmete vermeye değil, uzmanlık düzeyinde danışanlık sunabilme yoluna da gidebilirsin. Bu kapsamda bir hizmet sunabilmek için; yeteneklerini net olarak belirleyerek keskinleştirmen ve fark yaratmaya çabalaman gerekiyor.

Bunları sağlandıktan sonra sıra ikinci soruya geliyor: Yol haritanı çizerek, gerekeli uzmanlık seviyesine ulaştıktan sonra bu yeni freelance ekonomisinde nasıl sermaye sağlayabilirsin?

Kendi “freelancer imparatorluğunu” kurarken yapabileceğin çok fazla şey var, ancak biz, öncelikle freelance dünyasında yeni müşteriler kazanmanın kanıtlanmış beş yolunu seninle paylaşmak istiyoruz.

İçerik Üretmekten Çekinme

Paylaşacağın net bir hedef kitle olmadan “amaçsızca” görünen bu üretim hali kulağa saçma gelebilir. Hangi alanda hizmet verdiğin önemli değil, başlangıç noktan daima “üretmek” olmalı.

Eğer bir içerik yazarıysan isen yazmaya devam et! Uzman olduğun alanda içerik sunan ve göz önünde olan bloglar aracılığıyla “konuk yazarların bulunduğu gönderiler” hazırlayabilir, işlerini daha görünür olabileceğin herhangi bir platforma taşıyabilmek için farklı yöntemlere başvurabilirsin.

Tasarımcı mısın? Kendi portfolyonu oluşturmak için kendi kendine “brief” verebilir ve henüz bir müşterin olmasa da portfolyonda yer verebileceğin özgün işlere sahip olabilirsin. Bu örnekler aslında her alan için uygulanabilir; burada en büyük ipucu ise seni özel kılan noktaları gösteren içerikler üretmek.

Bir diğer önemli nokta: İşini övmekten çekinme! İşlerini çok daha iddialı göstermene ve hak ettiğin ilgiyi yakalamana yardımcı olacak birçok uygulama mevcut. Unutma: Eşsiz içeriğini ne kadar çok göz görürse, işin o kadar “iyi” olmayı başaracak ve konuşulacak.

“Kulaktan Kulağa” (Word Of Mouth) Pazarlamanın Gücüne İnan

Kulaktan kulağa pazarlamanın gücünü asla küçümsememelisin. Ölçümlemek zor olsa da, pazarlamanın bu “formu”, potansiyel müşterilerini kalıcı müşterilere çevirmede, en yüksek dönüşüm sağlayabileceğin yöntemlerden birisi.

Yeni bir müşteri ile çalışmaya başladığında daima ilerisini düşünmelisin. Yalnızca işinle değil; aynı zamanda tavrın, profesyonelliğin ve müşterine gösterdiğin ilgi ile ön planda olmayı hedefle. Asıl hedefin ise her bir müşterine mümkün olan en iyi deneyimi sunmak olmalı. Bir kere bu standardı yakaladığında müşterilerinin hepsinin birer “referans” haline geleceğinden emin olabilirsin.

Bildiğin gibi, iş dünyasında birçok marka veya işveren, projelerini teslim edebilecekleri, güvenilir bir ekip veya bir kişiye sık sık ihtiyaç duyabiliyor. Bu arayışlarında ise güvendikleri bir kaynaktan gelen önerilere kulak vermeyi tercih ediyorlar. Tıpkı bir ürün satın alırken olduğu gibi… Tüketicilerin %92’si reklamdan ziyade bir referansa güvendiklerini söyleseler de, aynı kitlenin %88’ i de çevrimiçi araştırmaları ve kendi çevrelerinin sunduğu önerilere kulak kabartıyorlar.

Bu nedenle, kulaktan kulağa pazarlamaya önem vermeli, yaptığın işlerle yeni müşterilere referans sunabilecek düzeyde bir iletişimi hedeflemelisin. 

Dinamik Bir Portfolyo Hazırla

Güçlü ve çarpıcı bir portfolyoya sahip olmak, tercih edilmendeki belki dedi en önemli nokta. Böyle bir portfolyoyu oluşturmanın en büyük zorluğu ise tüm iş birikimi ve deneyimini, böyle bir portfolyo oluşturmak üzere kurgulamak zorunda olman ve elbette ki bu uğurda harcadığın saatlerin giderek katlanması…

Müşteri elde ettikçe ve daha fazla iş kazandıkça, muhtemel müşteriler için daha çekici hale geleceğini biliyorsun. Ancak bu süreyi kısaltmanın en etkili yolu, portfolyonu düzenleyerek onu ilgili gözlerle buluşturmak! Portfolyonun senin kimliğin olduğunu unutma ve yeni projeler aldıkça portfolyonu güncel tutmaya özen göster. En yeni projeler daima daha ilgili çekici olacaktır, onlara ön sıralarda yer vermeyi ihmal etme. 

Sosyal Ağlardan Daha Çok Faydalanmayı Dene

Sosyal medya kanallarını “günlük iletişimden” kopararak, daha iş odaklı bir yol izleyebilirsin. Bunu yaparken faydalanabileceğin ipuçlarını da hemen sıralayalım:

  • Yeteneğini ve işlerini sergilemeye adanmış bir hesap oluşturmayı dene. Bu hesapta yer vereceğin içeriklerde; alıştığın alana sadık kalarak, paylaşacağın içerikleri mümkün olduğunca ilgi çekici bir formatta sunmaya gayret et.
  • Verdiğin hizmet ya da teklifleri daha net sunabilmek adına, müşterilerinin hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırmış, başarılı örneklere yer ver.
  • Özgün bağlantılar kurmayı dene ve tekliflerinle ilgilenen insanlarla birebir iletişime geç. Bu iletişim aracılığıyla onları iş ağında tutabilir ve sonraki fırsatlar için onlara daima bir adım daha yakın olabilirsin.

“Üretken Bir Şekilde” İş Ağı Oluştur/ Genişlet

Kulağa ne kadar çok “kurumsal” gelse de insan faktörü, işlerini ve kendini geliştirmenedeki en büyük etmen. Birçok kişi bu kelimeyi duyduğu anda dahi kendini gergin hisseder, ancak iş yaşamında, etkili bir iş ağı oluşturmak, sanılanın aksine, oldukça kolay 😌

Kulaktan kulağa pazarlamada olduğu gibi, ortada bir “insan” unsuru olduğu zaman iş verenler veya markalar -ihtiyacı olan taraf olarak- sana en hızlı ve verimli şekilde yanıt verir. Buradaki kilit fark, “tanıtma” veya “duyurma” işlemini, bir başkasının senin için yapmasından ziyade senin “kendi kendini tanıtıyor” olman. Eğer “ne elde edeceğine” odaklanırsan bu ağı oluşturmak ve yönetmek son derece etkisiz ve basit bir düzeyle sınırlı kalabilir.

Bu nedenle; ilk olarak, hizmetlerinle ilgilenebilecek ya da bu hizmetlerden yararlanabilecek kişlerin listesini oluşturmayı denemelisin. “Alacaklarından” çok “verebileceklerine” odaklandığın zaman, özgün bağlantılar kurabilme gücün ciddi bir biçimde artacak.

Doğru insanları tanımak ve onlar üzerinde doğru etkiyi bırakmak, uzun ve zorlu bir yol. bu yolu kolaylıkla aşmak için;

  • Sosyal platformlarda, online veya yüz yüze gruplara / etkinliklere katılmayı dene.
  • Sohbetlere dahil ol ve uzmanlığının görünür olmasına izin ver.
  • Yardımcı olabileceğin insanları bul ve onlara yardım ederken fark yaratmaya odaklan.

Devamlı değişen ve gelişen böylesine bir atmosferde, “kazananlar” daima değişimlere adapte olabilen insanlar arasından çıkıyor. Eğer bu tavsiyelere uygulayarak kendi yöntemlerini oluşturursan; sermayeni artırabilir ve rakiplerin arasından sıyrılabilirsin.

Freelancer olarak çalışanlar, bu “yeni ve gelişmekte olan” ekonomideki değişime önderlik edecek. Sen de bu değişimin ön sıralarında olabilir; hayalini yaşayabilir, dilediğin yerden çalışabilir ve dilediğin geliri elde edebilirsin.

İpuçların hazır, şimdi yola çıkma vakti! 🤩