Şimdi bir hayal et: Şirketin sürekli tekrarlanan, artık sıradanlaşan ve haftada 10 ila 20 saat süren görevleri otomatikleştirebilen ve çok kısa sürede tamamlayabilen yapay zeka araçlarından faydalanıyor. Dolayısıyla, karmaşık ve üzerine etraflıca düşünmen gereken işleri tamamlamak için daha fazla zamanın olmuş oluyor.
Bu durum zaman alıcı, yinelenen görevlerle uğraşmak zorunda kalmayan “işi başından aşkın” çalışan için büyük bir kazanç gibi görünüyor olabilir. Aslında, bir yönüyle öyle de. Neticede, bu kişi kariyerini hızlandırabilecek yeni yollarla işine ve kendisine katkıda bulunabilir. Ancak, daha zor işler yapmak maaş artışını beraberinde getirecek mi?
Uzmanlara göre, çok büyük ihtimalle – en azından yakın gelecekte – bu kişi daha yüksek bir ücret almayacak. Tabii, çalışan ücret artışı için talepte bulunup ikna edici bir senaryoyla işvereninin karşısına çıkarsa durum değişebilir.
Diğer taraftan, işveren bir kişinin işinin büyük bir kısmını otomatikleştirmeye karar verirse bu çalışanın çalışma şeklinin tam zamanlıdan yarı zamanlıya dönüşmesi bile mümkün olabilir. Evet, yapay zekanın insanları işsiz bırakacağı efsanesini çürüttük, ancak bu potansiyel diğer değişiklikleri dikkate almamamız gerektiği anlamını taşımıyor.
Her ne kadar bunun üzerine konuşmak istemesek de, bunu bir risk olarak değerlendirmek zorundayız. Ayrıca, insanların daha gelişmiş beceriler öğrenirken daha az ve hatta aynı ücreti almak istememesi oldukça doğal.
Bu yapay zeka patlamasının arka planında, 2024’ün başlarında yaşanan endüstriler arası işten çıkarmalar ve insanları iş ve maaşlarını sorgulamak zorunda bırakan can sıkıcı bir ekonomi yer alıyor. 1,300 ABD şirketinin incelendiği yeni bir araştırma, CEO’ların %23’ünün 2024’te 2023’ten daha düşük maaş artışları vereceklerini bildirdiğini, %4’ünün ise bu yıl hiç maaş artışı yapmayı planlamadıklarını ortaya koydu.
ABD’deki başka bir araştırmaya göre, işverenler 2024’te ortalama %4’lük bir maaş artışı teklif etmeyi planlıyorlar. Bu rakam, 2023’te %4,4 olan artış oranının biraz altında. 2023’ün sonunda bu oran, son iki yılın en yavaş ücret artış hızına (%5,6) geriledi. İş ve pozisyon değiştirenlerin maaş artışı ise üç yıldır izlenen veriler göz önüne alındığında, günümüzdeki %8,3 ile en düşük seviyeye inmiş durumda.
Bu nedenle sektör liderleri, çalışanların yapay zekanın ücret artışlarına nasıl etki edeceğini ve işverenleriyle bunun hakkında nasıl konuşulacağını anlamalarının önemli olduğunu vurguluyor.
İş Evriminin Köklü Tarihi
Yüzyıllardır teknolojinin rolü, mevcut işleri gelecek ekonomi için yenileriyle değiştirmek oldu.
Mektuplar e-posta ve telefon görüşmeleriyle, at arabaları enerji tasarruflu arabalarla ve çekler kredi kartları ile değiştirildi. Ve çoğu senaryo, insanların daha yüksek ücretli işler ve daha iyi fırsatlar elde etmesiyle sonuçlandı.
Otomasyon sayesinde, artık insanlar daha üst düzey görevler üzerinde çalışabiliyor. E -postaları manuel olarak göndermeyi ve gidişatı yöneticilerle manuel olarak takip etmek zorunda kaldığını bir düşün. Şu an, deneyimin düzgün ve sorunsuzca işlemesi için sadece bir gösterge panosuna bakmak bile yeterli.
Otomasyonun verimliliği, insanları farklı sorumluluklar üzerinde çalışmaları için serbest bırakıyor. Bu yeni araçlarda ustalaşan kişiler geleceği temsil ediyor ve hatta bazıları bunun karşılığını şimdiden alıyor.
İki Ucu Keskin Kılıç
Bu gelişmeler, bazı insanların kendi alanlarında gelişmelerine yardımcı olabilirken, öğrenme eğrisi bazı kişiler için çok büyük olabilir ve bu da, kurumsal kariyer merdivenine tırmananlar ile tırmanmayanlar arasındaki farkı genişletebilir.
Bir kişi yapay zekaya yönelik bilgi ve beceriye sahipse iyi ücretli bir iş bulma şansı, bu bilgi ve becerilere sahip olmayanlardan daha yüksek.
Ancak herkesin üniversiteye erişiminin olmadığı gibi yapay zeka eğitimlerine de erişimi yok. Bu becerilere sahip olan kişilerin önünün açılacağını düşünüyor olabilirsin. Fakat diğer yandan ise, bu becerileri öğrenemeyenler geri planda bırakılabilirler.
Yapay zekayı etkileyen faktörler düzeltilene kadar AI’ya yönelik uygulamalar ücret artışıyla ilişkilendirilmemeli. İşyeri etiği ve eşitliği, yapay zeka uygulamasından önce hayata geçmeli ve daha da önemlisi yapay zeka finansal avantaj elde etmenin kurnaz bir yolu haline gelmemeli.
Yapay zeka bilgisinden daha önemli olan, bir kişinin öğrenmeye istekli olması ve istihdam edilebilirliği. Bir kişinin bir organizasyon içinde büyümesini etkileyen temel faktör aslında bu. Benzer şekilde, çoğu çalışan rollerinin yapay zeka ile nasıl ilişkilendirilebileceğini veya daha fazla maaş alıp alamayacaklarını düşünmekten ziyade işlerinde farklı bir amaç bulmaya daha çok odaklanacaklar.
Her sanayi devriminde, işlerde net olarak %50 veya daha fazla artış olmuştur. Karşılaşılan asıl sorun, iş kaybıyla değil, kimlik kaybı ile ilgili ve aynı şey ücret artışı için de geçerli olacak. Çalışanlar daha fazla paraya değil daha fazla amaca ihtiyaç duyduklarını hissedecekler.
İnsanlar işlerinin değiştiğini fark ettiklerinde, işlerin teknoloji kadar hızlı değiştiği bir geleceğe dayanıklı olduklarından emin olmak için ekstra çaba göstermeliler.
Eğer bir bilgi işçisiysen, bil ki yapabileceğin en ilginç şey insan olmayı gerçekten çok iyi bir şekilde başarmak! Hayatını bir beceri üzerine inşa etmek giderek daha karmaşık hale geliyor. Farkındaysan, “Hey, yüksek lisans için gittiğim işi otomatik hale getiriyorsun, bana daha fazla ödeme yapmalısın” deme lüksün yok. Dolayısıyla, fark yaratacağın asıl nokta seni insan olarak tanımlayan nitelikler!
Tabii, herkes bu görüşe katılmıyor. Sadece teknolojiyi değil, tüm yapay zeka ekosistemini anlayan insanlara yapılan yatırımın kritik olduğunu düşünenler de var.
En iyi yetenek yarışı birkaç yıldır hızlanarak devam ediyor. Yakın gelecekte, yapay zekayı uygulamakla kalmayıp iş boyunca işlevsel hale getirecek doğru becerilere sahip insanları bulmak ücret artışına yol açacak.
Çalışanlar Kendi Kendilerinin Savunucuları Olmalı
Çalışanların ya aynı ücretle daha fazla iş yapma ya da iş saatlerinin kısmen azaltılmasıyla yarı zamanlı veya belirli süreli çalışma gibi potansiyel riskleri anlamaları önemli. Bu senaryolar henüz tam olarak gerçekleşmese de, çalışanlar bu olasılığı fark etmeli ve yapay zekanın işlerine olan etkisine dikkat etmeliler.
Anahtar nokta, işverenle iletişim kurmak ve kendi değer teklifini belirtmekten geçiyor. Daha önce işinde var olmayan ya da sadece zamanının belli bir kısmı boyunca yaptığın ve şirkete değer sağlayan becerilerden dolayı daha fazlasını hak ettiğini söyleyebilmelisin.
Kendin için nasıl pazarlık yapacağını öğrenmelisin. Bunun yolu, mesai saatlerini azaltarak daha az ücret talep etmekten geçmiyor. Yapman gereken, kuruluşun için daha fazla değer yaratabileceğini ve buna uygun şekilde hakkınla ödüllendirilebileceğini göstermek.
İşverenin çalışanlarını nasıl destekleyeceğini ve verimliliği artırmak için yapay zeka araçlarının nerede kullanılmasını istediğini anlatması büyük önem taşıyor. Hatta, performans değerlendirmelerine yapay zeka kullanımıyla ilgili tartışmaları dahil etmek bu konuda oldukça faydalı olabilir.
İşveren, bir lider ve yönetici olarak konuşmayı başlatarak üretken yapay zeka ve yapılan iş hakkında çalışanların ne düşündüğünü sorabilir. Bu sayede, yapay zeka etrafında dönen ve çok daha olumlu algılanan bir sohbet ortamı yaratılabilir.
Bireysel düzeyde, kendi iş akışını nasıl daha sorunsuz hale getirebileceğini görmek için kişisel bir yapay zeka denetimi yapmak da gerekiyor. Artık yapmak istemediğin görevleri, aktarabileceğin işleri, hangi araçların yardımcı olabileceğini vb. belirlemek önemli. Bunu yapmak, bağlı olduğun kuruluş için ne kadar değerli olduğunu göstermene yardımcı olabilir.
Peki, bu yenilikçi teknolojileri, eğitimi ve öğretimi geliştirme amacıyla nasıl kullanabilirsin? Burada atlanmaması gereken, üretken yapay zekanın iş gücüne beceri kazandırmak için mi yoksa iş gücünün yerine başka bir şey koymak için mi kullanıldığı üzerine kapsamlıca düşünmekten geçiyor.
*Bu makale orijinalinden adapte edilmiştir.